,

Hakemler için “çete“ demiştim, “çıktı“

Eski Trabzonspor kulübü Başkanı, medya patronu Nuri Albayrak, Hülya Okur'a konuştu. Albayrak şirketler gurubundaki başarıları nereden geliyor, Trabzonspor'un çıkmazları neler...

Hakemler için “çete“ demiştim, “çıktı“

 H.O-Şirketlerinize ve hayatınıza onursal başkanlık eden Hacı Ahmet Albayrak ile 1959’da start alan hayatınızın çocukluk dönemi için neler söyleyebilirsiniz? 

N.A-Esas benim ana doğumum, 1955. Ama o günkü şartlarda babamız, benden sonra olan kız kardeşimle beraber ikimizi ikiz yazdırdı. İkimizi 59 doğumlu yazdırdı ama ben yine 55 doğumluymuşum gibi ilkokula 1963’te başladım. Biz aile olarak 7 kardeşiz, anne ve babamla 9 kişilik bir aile. Dedem, 1960 yılında bizi sürgün tabiriyle Of’un Çamlı Köyünde 20 dönüm bir arazi vardı, araziye gönderdi, bunun 3-4 dönümünü çay bahçesi yapmıştık, gece kondu gibi bir baraka yapmıştık ahşaptan. Çarşıbaşı’nda atölyemiz vardı, babam, marangozluk yapıyordu. O sene yazı orada geçirdik, kışın tekrar köye göç ettik, ertesi sene Nisan- Mayıs aylarında Çamlı köyüne tekrar geldik ve babam oraya beton bina yaptı, ondan sonraki hayatımız orada devam etti. Bizim ailede baba-anne her şeyin üzerinde. 7 kardeşiz, her birimizin çok ayrı özellikleri var, anne babamızın da bizden fazla ayrı özellikleri var çünkü 7 kardeşi, İstanbul gibi bir yere getirip, büyütmek, hayata atmak ve ondan sonra da büyük bir şirket kurmak ve bütünlüğünü sağlamak babam gibi babaların yapacağı işlerden olduğundan dolayı, babamızı hep minnetle anıyoruz. Onun anısına inşallah çok değerli eserler, camiler, okullar yapmaya devam edeceğiz. 

TRABZONSPOR’A OLAN AŞKIM, FENER KUPA MAÇINDAN SONRA ARTTI”

H.O-Babanızın en büyük nasihati size, ‘Çok çalışın’ olmuştu. Bu çalışma faaliyetlerine bir de Trabzonspor’u eklediniz. Büyük takımların ekonomilerini geçemeyeceğiniz için,  skorlarını geçme gayreti içinde olduğunuz ve manevi güçle bunun başarılmasına öncülük ettiğiniz Trabzon aşkını en derinden ilk ne zaman hissettiniz? 

N.A-Ben İstanbul’a geldiğimiz 67-68’de ortaokula başladım. 70-72’li yıllarda Anadolu takımları, liglerde vardı ama heyecan duymuyorduk fakat 73-74 sezonunda Trabzonspor’un ikinci lig’te çok az farkla şampiyonluğu kazandığı bir sezondu, bir sene sonra Trabzonspor şampiyonluğu oynadığı sezondu. Trabzon’da, Fenerbahçe ile kupa maçında eşleşti, Trabzon ve Fenerbahçe. 1975 yılında, o maçta Trabzonspor’la ‘0-0’ berabere kaldılar. İstanbul’da, hafta ortası, Çarşamba günüydü, okuldan kaçarak, o maça gidiyoruz ve maç başlıyor, ‘1-0’ öne geçiyoruz, ‘1-1’, oluyor, ‘2-1’ Trabzon öne geçiyor, ‘2-2’ oluyor ama o gün yağmurlu bir hava ve Trabzonspor inanılmaz bir futbol oynuyor, ikinci lig’te de şampiyonluğa oynuyor….Tabi memleket aşkımız, Trabzon sevgimiz bizim her şeyin üzerinde. Maç sonlarına doğru, Cemil Turan bir gol atıyor, 2-2 bitse Trabzon tur atlıyor ama 3-2 bitiyor ve Trabzonspor tur atlatamıyor, eleniyor, maçtan sonra o zaman Fenerbahçe’nin teknik direktörü açıklama yapıyor, diyor ki:”Bu maçı izleyenler Trabzonspor’un birinci ligte şampiyonluğu oynayan, Fenerbahçe’nin ise ikinci ligte bir takım olduğunu iddia ediyor” diye Trabzonspor’a inanılmaz övgüler yapıyor ve Trabzonspor o sene şampiyon oluyor. Bizim Trabzonspor fanatikliğimiz doğuştan başlıyor ama Trabzonspor’a olan aşkımız, Fener kupa maçından sonra daha da artıyor ve devam ediyor.


“İSTANBUL BELEDİYESİ SPOR KULÜBÜ, AMATÖR BRANŞLARIN BABASI”

H.O-İkinci bir sevdanız da İstanbul Büyükşehir takımı. Tayyip Erdoğan döneminden itibaren Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü'nün başkanlığını yaptınız, amatör spor kulüplerinde hizmet verdiniz. Trabzon’a Başkan olduğunuzda bile bırakmadığınız bu takımın özelliği ne idi?

N.A-Tabi Sayın Başbakanımızla biz 1985’ten 1994’e kadar il yönetimde beraber çalıştık. Başbakanımız il başkanı idi. O süreçte de Başbakanımızın futbol oynadığı Erokspor diye bir takım var, o takıma başkan olanlar: Başbakanımız, Mehmet Ali Şahin, şu anda güreş federasyon başkanı Osman Aşkın Bak Başkanlık yaptı, ben Başbakanlık yaptım. Oraya Başkan olanların hepsinin akıbeti iyi oldu, hepsi belli mevkilere geldiler.  Ben o kulüpte de 2 yıl (90-91 yılları)Başkanlık yaptım. Tabi 94’te Başbakanımız Büyükşehir Belediye Başkanı olunca, ben de iki dönem meclise seçildim. Bir de Büyükşehir belediyesi spor kulübüne Başkan olmamız söylendi, olduk ama bizim dönemden sonra İstanbul Belediyesi spor kulübü, amatör branşların babası oldu. Türkiye’de bugün en fazla amatör futbolcuyu barındıran ve en fazla amatörlerde başarıyı yakalayan, İstanbul Büyükşehirdir. 3000’e yakın lisanslı sporcular vardı benim dönemimde, şu anda herhalde 5000’i bulmuştur. 94’ten 2005’e kadar Trabzonspor Kulübüne başkanlık yapana kadar orada başkanlık yaptım, sağolsunlar arkadaşlarımızla hala görüşüyoruz, bizim orada kurmuş olduğumuz kadrolar, teknik heyetler, yöneticilerin bir çoğu daha halen orada, düşünün ki İstanbul Büyükşehir spor kulübü, şu anda Türkiye’nin en büyük amatör spor kulübü, futbolda da çok başarılılar, düşünün en son Beşiktaş’ı yendiler, İstanbul Büyükşehir’in bütçesi Beşiktaş’ın bütçesinin %10’udur. Ama hafta sonu maçta yıldızlar topluluğunu, inanç, azim yendi, bu kulüple de gurur duyuyorum. 

“TRABZON’DAKİ EN BÜYÜK ÇIKMAZ, TRABZON’UN YEREL MEDYASI VE ÇOK SESLİLİKTİR.”

H.O-Sizin Trabzonspor kulübünü yönettiğiniz dönem, rakibinizi 535 oy farkla geride bırakarak,   Trabzonspor’un 14’üncü başkanı olduğunuz, 54. Genel Kurulu. Teşekkür konuşmanızda, birlik, bütünlük mesajı vermiştiniz. Bu şampiyon olmaktan daha önemli bir hedef miydi sizin için?  

N.A-Bizim Trabzon şehri çok karışık bir şehir. Şöyle karışık: Şehirde herkes kendini lider zannediyor, herkes liderliğe oynuyor ve her yerden bir ses çıkıyor. Trabzon şehrinde son 1 yıldır bir birlik beraberlik var. Bunun sonucu da şu anda futbola yansıyor, çok seslilik yok. Düşünün bir şehirde 10 tane gazete,  10 tane televizyon ve gazetelerde Trabzon’u yazan 500 kişi, her gün Trabzon şehrinde Trabzon’u konuşuyor. Bu 500 kişinin ortasından bir konsensus çıkar mı? çıkmaz. Çünkü kulübün içindeki yöneticiler, yöneticiliğin sıkıntılarını çekerken bazı tedbirler almak istiyor ama bunu basın-medya kabul etmiyor. Trabzon’daki bana göre en büyük çıkmaz, Trabzon’un yerel medyası ve çok sesliliktir. Tamam çok seslilik olsun ama bir orta yolu bulalım. Bulunamadığından bu sıkıntıları yaşıyoruz ama inşallah bu yıl Trabzonspor bu yıl çok ümitliyiz, şampiyonluğa ulaşacak. 



”EN BÜYÜK ERGENEKON, TÜRK FUTBOLUNDA VAR”

H.O-Bu konu açılmışken sormak isterim tabi.. Ersun Yanal, kendisinden sonra gelen hocaların daha rahat çalışacağı bir ortam oluşacağını ifade etmişti. Ziya Doğan ise, futbol takımının emanet edildiği yöneticilerin yanlarında olmadığı şeklinde eleştiri getirmişti. “Elmanın kurdu kendinde” denir. Trabzon’da biraz elmaya benzemiyor mu?

N.A-Tamamı elmanın kurdu değil ama Türkiye yönetenler bile çok büyük sıkıntıdalar. Son beş yılda Ergenekon hadisesi çıktı. Ben size açık söylüyorum:”En büyük Ergenekon Türk futbolunda var ve halen de futbolun içinde bunlar temizlenmiş değiller. Benim dönemimde hakemlik yapan, Trabzonspor’a özellikle haksızlık yapan hakemlerin bir çoğu şuanda hakemliği bıraktılar. Şu anda da halen Türk futbolunun içinde var. Bu sıkıntıların olduğu yerde de kulüplerin başarılı olması mümkün değil. Hem maddi yönden hem manevi yönden bu işin içindeler. Bir de bazı kurum ve kuruluşlar bazı kişilerin başarılı olmasını istemiyorlar. Bizim Trabzon şehrinde de kapalı bir Ergenekon var. Ben Başkanlığı bıraktığım sene ligin ilk maçı, Sivaspor’a 1-0 galibiz, maçın uzatma dakikalarında bir seyirci sahaya iniyor ve maçı hakem, bilerek ve kasıtlı maçı tatil ediyor, o hakem de şuanda hakemliği bıraktı. O da Ergenekoncular meyanda bir insandı. Ve şuanda kendisi nerede araştırırsanız, bulursunuz. Bugün Gs- Beşiktaş maçlarında bizim Trabzon’da yaşananların 10 misli olaylar yaşandı ve aynı hakemle, aynı olay yaşandı, seyirci sahaya indi, maçı tatil etmedi, bizde bir seyirci sahaya indi, futbolcular seyirciyi dövdüler, arkasından tatil edildi ve Trabzon’un galip geleceği maçı hakem tatil etti. 

“HAKEMLER İÇİN ‘ÇETE’ DEMİŞTİM, HAKİKATEN ÇETE”

H.O-Yöneticilerin bile kendilerini yönetmesini isteyen bir guruptan söz ediyoruz. “kendisine şamar oğlanı arayan başka bir zihniyet var” şeklinde bir ifadeniz olmuştu. Bu ortam bozucuların yakalarına nasıl yapışılacak, nasıl tespit edilecek?  

N.A-Yakalarına yapışılacak olanların bir çoğu görevi bıraktı, bir çoğu cezaevlerine, bir kısmı bırakıp gitti. Benim dönemimde 2 ay ceza vermişlerdi. Hakemler için ‘çete’ demiştim. Hakikaten çeteler. Futbol federasyonu beni statlardan 2 ay mahrum etmişti,  +2 ay değil “5 sene Türk futboluna hizmet etmeyeceksin” deseler de bu çete Türk futbolunun içinde var. Çünkü adamın babası hakem, dedesi hakem, kendisi hakem. Bunlar nasıl oluyor ya? Hakem olmanın bir ölçüsü var. Torpille, hatırla hakem oluyorlar, sonrada o insanlar göreve geldiklerinde onlara her şeyi yaptırıyorlar.  

Güncelleme Tarihi: 26 Temmuz 2012, 13:10
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER